How low can you go for lowlands?

Bugunlerde radyoda boyle bir yarisma var, Lowlands festivaline gitmek icin arayip bir yakinina pustluk yapiyorsun radyocularin yardimiyla. Dunkunde bir adam kiz arkadasini arayip ben seni terkediyorum, baska biri var, ustelik de hamile dedi, kiz radyodan butun Hollanda'ya yayin yaptigini bilmiyor tabii, kriz gecirdi, sonra radyodaki kadin sunucu araya girdi, pesimizi birak arti, evinden tasin dedi, ortalik karisti ama sonunda bileti kaptilar. Ben olsam, Koray boktan bir konser bileti icin bana bunu yapsa onu oldurur muydum, konsere gidecegim icin sevinir miydim, bilemiyorum.

Bugun de bir kiz annesini isyerinden aradi, ben karakoldayim, cok kizacaksin ama hirsizlik yaparken yakalandim, beni merak etme deyip kapatti. Kadin kalp krizi gecirir gibi sesler cikardi. Hemen ardindan sunucu aradi, polismis gibi yapip, bu kizinizin ilk vukuati da degil, biktik arti, bisi yapin cocugunuzu egitin gibi bisiler soyledi. Kadin ezildi, buzuldu, kesin omrunden birkac yil gecti o arada, ama kiz hakikaten cok alcaldigi icin ona da bir bilet hediye ettiler sonucta.

Kari-koca veya sevgiliye pustluk yapmak cok kotudur de, anneye yapmak korkunc eglenceli birseydir aslinda. Annemler sunca yillik annelik deneyimine ragmen ayni seyleri defalarca yedigi icin bir yerden sonra farzdir zaten bu.

Ornegin "Hakan" olayi: Besiktas'ta carsinin orda, isiklarin orda, hepimizin bildigi essek kadar pastane vardir ya, Hakan, iste ben bu pastane yuzunden defalarca anne bogurtmus bir insanim. Olay soyle, dersanden cikilir ya da dersaneye gidilirken pastaneye ugranir, butun dersaneye giden guruh ile birlikte bisiler yenir, icilir, sonra dagilinir. Illa ki bu arada anne arar, sanki allahin her cumartesi pazara dersaneye gitmiyormussun gibi once bir heyecanla nerdesin sen sabahin/ aksamin bu saatinde sorulari sorulur, sonra da cevap veririm, "Hakandayim, arkadaslarla oturuyoruz, birazdan gelirim." Anne bogururur: " Kim o HAKAAAANN? Kim? Kac yasinda? Nerdesin cabuk eve gelll!!!"

Annemin -ki defalarca beni o pastanenin onunden birakip almistir- Hakanin gercek bir insan olmadigini anlamasi yaklasik bir alti ay aldi. O zaman boyunca da mumkun olan her an arayip onu denedim. Yani diyecegim, olur da bir pastane acacak olacaksaniz, Hakan, Coskun, Mahmut gibi sakincali bir isim yerine Fatma, Selin falan gibi zararsiz bisi koyun.

Ayni minvalde Sokak isminde bir kafeyle ilgili, evin onundeyim'i eminonundeyim diye anladigi icin ne isin var oralarda diye bagristigi vardir annemin. Simdi gel de pustluk yapma, bi yerden sonra abuk sabuk cevaplar vermek zorunda hissediyor insan. Varsin azicik kalp carpintisi gecirsin, sonunda yasadigin eglence herseye deger.

Yorumlar

emelo dedi ki…
supermis! Sabah sabah acayip eglendim.. Hakan diye pastane adi olur mu hakkaten ama ya, gercekten sakincali :)
Mine dedi ki…
Bu kelime oyunlu psikopat yarışma konsepti bana bizim oralarda yapılan "Hold Your Wee for a Wii" felaketini hatırlattı. Yine insafsız bir radyo istasyonun düzenlediği bu yarışmada bir grup insana mütemadiyen su içiriyorlar, ve en uzun çişini tutana da Wii veriyorlardı. Ve kadının biri öldü.
Quentins dedi ki…
Eşşek şakasına çevirmeden herkese yapılır, çok da eğlenilir ama ben anneme kıyamam ya :( Sonra allah korusun bir şey olur da vicdan azabından kıvranırım.
seda dedi ki…
Geçen kış Basel'de "Kenan" diye olmayan bir Türk markasını insanların kıyafetlerine diktiğim bir proje yapıyordum. Birgün kardeşimle msn'de konuşurken "bıktım artık bu Kenan'dan, daralttı beni" falan diye yazdığım sırada babam da oradaymış. "Kim bu Kenan, orada mı tanışmışlar, benim niye haberim yok?" diye panik yapıp krize sokmuş herkesi. :)

Popüler Yayınlar