Gun oluyor, eh, tamam diyorum. Soyleydi boyleydi derken adam akilli yerlestin, kesin donus tarihi diye birsey artik ufukta bile olmadigina, ustune bir de etrafini doldurdukca doldurduguna gore boyle gider bu diyorum pasaport diyorum, vatandaslik diyorum, bizim memleketin hali fenaymis, hic donmemek en iyisi diyorum.



Gun oluyor, her gun gectigim sokaklara, girdigim dukkanlara, bindigim otobuslere saskinlikla bakiyorum, birazcik da olsa benim sehrim, bizim otobus, bizim market duygusu yok icimde.



Haftasonu Antwerp'in Tarlabasi'na, Sishane'ye, Osmanbey'e veya Siracevizler'e benzer sokaklarinda gezip insanlara baktikca duydugum icimi acitnan huzunle karisik aaa tipkisi lan hissine de anlam veremedim. Evet aynen benim bir zamanlar yasadigim, bir zamanlar parcasi oldugum sehri hatirladigim haline benziyor oralar. Ne var ki ne Istanbul oyle artik (belki de hic oyle olmadi, beni yaniltiyor hatirladigim sekli)



Belki de en iyisi benim icin oralarda yasamak guzel olurdu diye hayal edip hic bir yere kipirdamamak. Belki de koksuzluk benim icimdedir, gittigim yere tasiyorumdur.

Yorumlar

divadeiwob dedi ki…
ilk ve son paragrafları beğendim ben : )
Adsız dedi ki…
bencede korku insanın içinde...
Adsız dedi ki…
"İstanbul" ne onunla ne onsuz.....
Yesim Arpat dedi ki…
Ne hissettiğini biliyorum. Siz giderken ben yedi yıl kaldığım gurbetten dönüyordum. Artık 'yabancı' bir mekanda olduğunuza dair farkındalığınızı yitirmeye başladığınız anda bir şey oluverir. Bir ses, bir koku, bir bir şey. Yine bir şaşkın bakarsınız etrafa. İlk kez görüyormuş gibi.

Popüler Yayınlar