Toprak isleyenin, su kullananin
Gozumu tam anlamiyla toprak burudu. Hem de gercek toprak olsa canim yanmiyacak. Facebook’un salak grafikli cirkin farmtown’unun bagimlisi oldum.
Aslinda butun facebook aplikasyonlarindan, ivir zivirlarindan tiksinirim. En yakinlarimi bile catir catir reddedip sozde haysiyetli bir durus sergiliyordum bu gune kadar. Facebook’u sadece her biri birbirinden sikici hale gelmis (ki zaten ve hep sikicilardi aslinda) cirkin arkadaslarimin cirkin gelinliklerine bakmak (an itibariyle herkes evlendi gibi zaten, bizim sinifin kizlarina 28’e gelmeden evlenin diye vahiy mi geldi acaba?) cirkin koca kafa kocalarini seyretmekten baska birsey icin zinhar kullanmiyordum. Arada Ozan’la birbirimize arkadaslarimizi gosterip dedikodu havuzunu genisletme hizmetleri disinda seviyeli bir beraberligim vardi facebook accountumla.
Ama hain ablam beni bu ise bulastirdi. Habire bana inekler, essekler, erik agaclari falan yollayarak aklima girdi ve kendimi en son gecen hafta sabah kalkinca daha yuzumu bile yikamadan patateslerime bakarken buldum. Ay, insan bi korkar, kendine gelir di mi?
Once masum, kendi halinde bir ciftciydim, kendi kendime patatesimi ekiyor, hayatta o kadar uzun bir kural listesini okuyamayacagim icin kendi kendime biciyor, satiyordum. Sosyalist halayina gecemesem de, azicik asim, kaygisiz basimdi. Sonra ablam lan, salak, dedi, (evet, terbiyemiz aileden geliyor) o tarlalari baskasina bictirtsene, gidip baskasinin tarlalarinda calissana, bak ne kadar cok para kazaniyorsun. Bir anda ablamin, yengemin o ucsuz bucaksiz tarlalarinin aslinda kapitalizmin kopekligiyle kazanildigini farkedince yasadigim hayal kirikligini tarif edemem. Benim o hayranlikla izledigim hendekli mendekli, onar onar agacli, emek emek oruldugunu sandigim, al yanakli, elleri calismaktan parcalanmis, toprak kokulu anadolu kadinlari bildigim, canimdan, kanimdan akrabalarim, o yengem, o ablam meger birer yarici, hatta bir derebeyi, bir eroltas mis. Allahim, bunlari da mi gorecektim?
Sonra bir anda tarlama daldi ablam, bi anda urunlerimi hasat edip bana manyak gibi bir para kazandirdi. Iste o an, icimdeki yahudi cirkin basini gosterdi ve ben ruhumu seytana sattim yoldaslarim, pismanim. Kendimi pazarlamak icin sadece Turkiye ve Ingiltere pazarlari yetmedi, dil avantaji ile kendimi Hollandalilara, Belcikalilara, Guney Afrikalilara begendirdim. Olay masum bir ekim bicim eglencesi olmaktan coktan gecti, gecen Pazar elimde hesap makinesi en avantajli dikim programini hesapladim. Icimdeki voli vurma aski tavan yapti, durdurulamiyorum.
Vallahi soz, biraz daha toprak alip uzerine bi ev diktikten sonra birakicam bu isleri. Para hirsim oyle pismis ki, sanalinda bile kendimden gectim. Kendimden tiksindim, bisi degil.
Aslinda butun facebook aplikasyonlarindan, ivir zivirlarindan tiksinirim. En yakinlarimi bile catir catir reddedip sozde haysiyetli bir durus sergiliyordum bu gune kadar. Facebook’u sadece her biri birbirinden sikici hale gelmis (ki zaten ve hep sikicilardi aslinda) cirkin arkadaslarimin cirkin gelinliklerine bakmak (an itibariyle herkes evlendi gibi zaten, bizim sinifin kizlarina 28’e gelmeden evlenin diye vahiy mi geldi acaba?) cirkin koca kafa kocalarini seyretmekten baska birsey icin zinhar kullanmiyordum. Arada Ozan’la birbirimize arkadaslarimizi gosterip dedikodu havuzunu genisletme hizmetleri disinda seviyeli bir beraberligim vardi facebook accountumla.
Ama hain ablam beni bu ise bulastirdi. Habire bana inekler, essekler, erik agaclari falan yollayarak aklima girdi ve kendimi en son gecen hafta sabah kalkinca daha yuzumu bile yikamadan patateslerime bakarken buldum. Ay, insan bi korkar, kendine gelir di mi?
Once masum, kendi halinde bir ciftciydim, kendi kendime patatesimi ekiyor, hayatta o kadar uzun bir kural listesini okuyamayacagim icin kendi kendime biciyor, satiyordum. Sosyalist halayina gecemesem de, azicik asim, kaygisiz basimdi. Sonra ablam lan, salak, dedi, (evet, terbiyemiz aileden geliyor) o tarlalari baskasina bictirtsene, gidip baskasinin tarlalarinda calissana, bak ne kadar cok para kazaniyorsun. Bir anda ablamin, yengemin o ucsuz bucaksiz tarlalarinin aslinda kapitalizmin kopekligiyle kazanildigini farkedince yasadigim hayal kirikligini tarif edemem. Benim o hayranlikla izledigim hendekli mendekli, onar onar agacli, emek emek oruldugunu sandigim, al yanakli, elleri calismaktan parcalanmis, toprak kokulu anadolu kadinlari bildigim, canimdan, kanimdan akrabalarim, o yengem, o ablam meger birer yarici, hatta bir derebeyi, bir eroltas mis. Allahim, bunlari da mi gorecektim?
Sonra bir anda tarlama daldi ablam, bi anda urunlerimi hasat edip bana manyak gibi bir para kazandirdi. Iste o an, icimdeki yahudi cirkin basini gosterdi ve ben ruhumu seytana sattim yoldaslarim, pismanim. Kendimi pazarlamak icin sadece Turkiye ve Ingiltere pazarlari yetmedi, dil avantaji ile kendimi Hollandalilara, Belcikalilara, Guney Afrikalilara begendirdim. Olay masum bir ekim bicim eglencesi olmaktan coktan gecti, gecen Pazar elimde hesap makinesi en avantajli dikim programini hesapladim. Icimdeki voli vurma aski tavan yapti, durdurulamiyorum.
Vallahi soz, biraz daha toprak alip uzerine bi ev diktikten sonra birakicam bu isleri. Para hirsim oyle pismis ki, sanalinda bile kendimden gectim. Kendimden tiksindim, bisi degil.
Yorumlar
ciftligi genisletmem lazim. 70-80 cok para. patatesler olunca sana haber veriym mi? hasada gelir misin?