bir Paris gorememek
Merhaba,
Adim Deniz, yirmisekiz yasindayim, yedi senedir Avrupa'nin ortasi tabir edilecek bir memlekette yasiyorum, evimden cikip Paris'e arabayla bes saatte varabiliyorum ve itiraf ediyorum: Paris'i bir gor(e)medim.
Onceleri para yoktu, vakit vardi. Paranin oldugu vakitlerde oncelikler bir sekilde farkliydi. Olmadi, denk dusmedi bir turlu.
Oyle Fransiz hastasi oldugumu falan dusunmeyin, aksine onune 'dallama' koymadan Fransiz diyemeyengillerdenim ben. Oyle viji viji konustuklarinda agizlarina vurasim gelir, killi buyuk burun deliklerine, kokulu peynirlere de oyle ozel bir sempatim yoktur aslinda.
Yine de aklima geliyor, mesela her ay banyoda mememde bir kitle var mi yok mu diye kontrol ederken icimden geciriyorum, simdi bisi bulacagim, oldugumde arkamdan bi Paris'e bile gitmedi diyecekler diye. Icimi depresik dusunceler kapladiginda (ki haftada iki kereye tekabul ediyor) diyorum, salak hayatta ne becerdin, ne gordun ki bu gune kadar, bi Paris bile gormuslugun yok senin. Abuk sabuk her yere uc kere gidersin, herkeslerin bayildigi buyuk sehirlere gelince erinirsin. Ne bicim insansin?
Tamam bir ruh hastasi olabilirim belki ama insan bi Paris'e gider di mi ya?
Isin fenasi bu is uzadikca, bu geziyi vergi formu doldurmak, bahcedeki otlari yolmak cinsinden bir angarya gibi gormeye basladigimi farkettigimden beri iyice tatsizlasti, simdi canim hic gitmek istemiyor.Ama iste, lazim.
Evlilik yildonumumuz kapida, Koray dedi ki Paris'e gidelim bu yil da. Moh dedim, soguk olur, hic cekemem.
Tropik bir adaya falan da degil, Gent' e gidiyoruz simdi. Paris, belki bu bahara?
Adim Deniz, yirmisekiz yasindayim, yedi senedir Avrupa'nin ortasi tabir edilecek bir memlekette yasiyorum, evimden cikip Paris'e arabayla bes saatte varabiliyorum ve itiraf ediyorum: Paris'i bir gor(e)medim.
Onceleri para yoktu, vakit vardi. Paranin oldugu vakitlerde oncelikler bir sekilde farkliydi. Olmadi, denk dusmedi bir turlu.
Oyle Fransiz hastasi oldugumu falan dusunmeyin, aksine onune 'dallama' koymadan Fransiz diyemeyengillerdenim ben. Oyle viji viji konustuklarinda agizlarina vurasim gelir, killi buyuk burun deliklerine, kokulu peynirlere de oyle ozel bir sempatim yoktur aslinda.
Yine de aklima geliyor, mesela her ay banyoda mememde bir kitle var mi yok mu diye kontrol ederken icimden geciriyorum, simdi bisi bulacagim, oldugumde arkamdan bi Paris'e bile gitmedi diyecekler diye. Icimi depresik dusunceler kapladiginda (ki haftada iki kereye tekabul ediyor) diyorum, salak hayatta ne becerdin, ne gordun ki bu gune kadar, bi Paris bile gormuslugun yok senin. Abuk sabuk her yere uc kere gidersin, herkeslerin bayildigi buyuk sehirlere gelince erinirsin. Ne bicim insansin?
Tamam bir ruh hastasi olabilirim belki ama insan bi Paris'e gider di mi ya?
Isin fenasi bu is uzadikca, bu geziyi vergi formu doldurmak, bahcedeki otlari yolmak cinsinden bir angarya gibi gormeye basladigimi farkettigimden beri iyice tatsizlasti, simdi canim hic gitmek istemiyor.Ama iste, lazim.
Evlilik yildonumumuz kapida, Koray dedi ki Paris'e gidelim bu yil da. Moh dedim, soguk olur, hic cekemem.
Tropik bir adaya falan da degil, Gent' e gidiyoruz simdi. Paris, belki bu bahara?
Yorumlar
Gent iyi bence de ya. Mis gibi!
Sensin varisli.
Ben Hollanda'ya yeni geldim. Buraya gelmeden önce Hollanda ve Eindhoven (ben de Eindhoven civarında yaşıyorum, Waalre'de, küçük bir köy:(((...) hakkında internette araştırma yaparken buldum buloğunuzu...Burdaki ilk zamanlarda, henüz alışma süreci ile cebelleşirken, bazen de ne işim var burda derken, ara ara baktım bloğunuza...Çok keyifle okudum yazdıklarınızı...Hatta okurken kahkaha attığım, eşimi şaşırttığımda olmuştu...
Gönlünüze sağlık, sevgilerimle...
Dürdane Jacobs